
ben seni bir boşlukta sevdim
kalbimi unuttuğum bir uzaklıkta
ben seni bir yoklukta sevdim
yoktun hiç olmadın varlığımda
I.
gökten vahyedilmiş bir sözdün ağzıma
kalbime inen kâbe
tavaf ettiğim kitapların dışındaydı yüzün
ellerin rahmetti
gözlerin bismillahsız başlayan sure
ben mürteddim merdudiydim ey azize
rabbin açık kapısı yoktu bana
senin duaların
benim küfrüm
rabbin duvarları vardı kat kat duvakları
bilmezdim aşk dininde
küfürler duaya dualar küfre giyinirmiş
rab bunların hepsinden müstesnaymış
bilmedim
bilemezdim
bilme
din
II.
çürümüş bir aşkın dalından düştüm
ardını hiç görmediğim sürgülü kapına
belki biraz kırgın belki parçalanmış
sense haylaz bir çocuk gibi tırmanıyordun en yüksek dallara
belki biraz çılgın belki sevdalanmış
ortak bir adresi olmadı ellerimizin ve gözlerimizin
düşerken kopardığım çığlığa tutunmuştun sen
bense çocuk gözlerindeki haylazlığa aşka susamışlığına
şimdi birlikte düşüyoruz yine
yorgun bir ayrılığın kollarından
tutunacak kimsemiz yok
birbirimizin yokluğundan başka
III.
doğulu bir sancıydı yüzüm alazlı bir suret
hayat ıssız ve kederli akardı her yerimden
çehresiz bir avuntuydum aynaların asi aydınlığında
bulanık bir sesim vardı sesinde durulan
her şeye suskun hiçbir şey anlatmayan
sen uzaklardan gelmiş bir masaldın kulaklarıma çalınan
uslu çocukların gözlerinde büyüttüğü masmavi bir deniz
ben deli bir poyrazdım
kıyısız denizlerde korsanlarla vuruşan
avunacak bir şey kalmadı artık
çehremi sana bıraktım
hiç değilse alıp götüreceğim bir sesim var şimdi
sesinden çok uzaklara
IV.
aşkı hiç böyle bilmezdim.
bir gece ölüler ve kuyular rüyama girmeden önce
günahkar sözler akıttım kulaklarına
dudaklarına üfledim göğsümdeki cehennemi
gözlerim nikabını delerken
hoyrat ve utanmazdı ellerim
fütursuz ve arsızca dayandım kapına
ayaklarım çamurlu
mabedin talan ve yağma
V.
ey su
ey meyra
ruhuma yüzünden dökülen bu nurla
adını öyle bir yere yazıyorum ki
ölüp toprak olsam da
ve bin yıl geçse de unutulmayacak bir yer
bütün tanrıları sildim kutsal kitaplardan
bir senin adın kalacak vahy olan ayetlerde
meyra
meryem
suyu doğuran ana
adın doğurduğun suyla akacak
zamanın bütün mecralarına
VI.
ağzımı sana getirdim beni susa(ya) sın diye
sus(a) ki bileyim ben neyim bu akan sessizlikte
nicedir bir kuyunun dibinde sustum
bir ses düşsün diye bekledim içime
belki kuyuya atılmış Yusuf’tum
tutundum sessizliğin ince ipine
belki Yusuf değil ben bir kuyuydum
Yusuf kendi düştü benim içime
ben Yusuf’un düşünde gördüğü suydum
aktım Yusuf’un gözlerinden
döküldüm kendi içime
şimdi bir kez daha söyle
kaç Yusuf’a borçluyum ben bu şiirde
(Hani bir gün bana, benim için bir şiir yaz demiştin)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder